Eğitim Hakkı ve Gelecek Perspektifleri

Geleceğe ilişkin çalışmaları hakkında da bilgi veren Güney Kore Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı, Eğitim ve İnsan Kaynakları Geliştirme Bakanı Kim Shinil, dijital ders kitabı projesi üzerinde çalıştıklarını, 2013 yılında dijital ders kitabı kullanımına başlamak istediklerini bildirdi

Eğitim Hakkı ve Gelecek PerspektifleriForumun açılışında konuşan TBMM Başkanı Toptan, sanayiye dayalı ekonomiden bilgi ve iletişime dayalı ekonomiye geçildiğini ifade ederek, artık en büyük gücün bilgi haline geldiğini belirtti. "Sınır tanımayan bilgi, adeta çağımızın menkul değeri haline gelmiştir" diyen Toptan, artık ülkelerin gelişmişlik düzeylerinin, teknoloji ve bilim alanındaki başarı veya başarısızlıklarıyla ölçüldüğünü söyledi.

Bilgiye ulaşmanın yolunun da eğitimden geçtiğini vurgulayan Toptan, bilginin esas olduğu yeni çağın önderi olabilmek için eğitimin farkına varmak ve ihtiyaç duyulan yapılanmaları hayata geçirmek gerektiğini ifade etti. TBMM Başkanı Toptan, şöyle konuştu: "Bu değişim dönemleri sıkıntılı ve sarsıntılı da olabilir ancak bu değişim dönemleri toplumların önüne eşsiz fırsatlar da sunmaktadır. Değişim, toplumun kendisini yeniden sorgulamasına, eksikliklerini görmesine ve yeni hedefler seçmesine yol açar. Bir başka deyişle eğitim kalkınmanın, ileri gitmenin önemli bir anahtarıdır. Teknolojik alandaki gelişmeleri yakından izleyen, eğitime önem veren toplumlar her zaman çağdaşlaşma yolunun öncüleridir. Okul öncesinden yükseköğretime kadar eğitim, toplumun geleceğini şekillendirerek, milletlerin sağlam temeller üzerinde yükselmesinde en önemli unsurlardır."

Küreselleşen dünyada yaşanan değişimin en çok etkilediği alanların başında eğitimin geldiğini söyleyen Başkan Toptan, gelişen teknolojiyle birlikte geleneksel eğitim metotlarının ve bilgiye ulaşmayı sağlayan araçların da giderek değiştiğine işaret etti. Toptan, küreselleşen dünyada eğitimin değerinin de giderek arttığını vurgulayarak, şunları kaydetti: "Şu bir gerçek ki, bir ülkenin en büyük serveti, çağın gerektirdiği eğitimi almış olan insanlarıdır. Artık insanlar en nitelikli eğitimi alabilmek için kıtalar ötesindeki bir başka uca gidebilmektedirler. Çağdaş gelişmeleri yakalayabilen eğitim kurumları hangi ülkede olursa olsun, toplumların geleceğini inşa edecek insanları buluşturan bir yapıya kavuşmuştur. Kendi toplumunun değerlerini eğitim almak için gittiği ülkeye taşıyan gençler, orada kazandıklarını da kendi ülkesine ulaştıran birer barış ve dostluk köprüsü haline gelmiştir. Eğitimin toplumlar arası ilişkilerin geliştirilmesindeki bu rolünün çok önemli olduğuna inanıyorum. Milli Eğitim Bakanlığı yaptığım dönemde bağımsızlığına yeni kavuşmuş Türk cumhuriyetlerinden 10 binin üzerinde öğrenciyi ülkemize eğitim almaları için getirmemiz böyle bir düşüncenin ürünüdür."

Milli Eğitim Bakanlığının da böyle bir projeyi yurt içinde gerçekleştireceğini ifade eden TBMM Başkanı Toptan, yaz aylarında Doğu illerindeki 100 bine yakın öğrencinin batı illerine, batı illerinden 35 bin öğrencinin de Doğu illerine gideceklerini belirterek, "Bu şekilde ilköğretim çağındaki çocuklarımız arkadaşlık köprülerini kuracak ve Türkiye'deki sevgi havasının daha da pekişmesini sağlayacaklardır" dedi.

Eğitim Hakkı ve Gelecek PerspektifleriTürkiye'nin genç bir nüfusa sahip olduğuna işaret eden TBMM Başkanı Toptan, ilköğretim ve ortaöğretimde 15 milyon öğrencinin öğrenim gördüğünü, bunun birçok Avrupa ülkesinin nüfusunu geçtiğini söyledi. Başkan Toptan, genç nüfusun, Türkiye'nin dünyanın en büyük ekonomilerinden biri haline gelme hedefine ulaşmasında en önemli itici güç olduğuna işaret ederek, "Türkiye, eğitim alanında uluslararası ölçütleri yakalamak ve eğitim hizmetlerinin kalitesini artırmak zorundadır" diye konuştu.

Eğitim alanında son yıllarda ciddi aşamalar kaydedildiğini söyleyen Başkan Toptan, özellikle Avrupa Birliği sürecinde uluslararası ölçütlerin yakalanması yolunda büyük mesafeler alındığını kaydetti. TBMM Başkanı Toptan, eğitime ayrılan kaynağın son yıllarda arttığını belirterek, "Ancak, gelişmiş dünya ülkeleriyle bu alanda rekabet edebilmek için önümüzdeki dönemde eğitime ayrılan kaynakları daha da artırmak zorundayız. Ayrıca, çocuklarımızı en iyi şekilde geleceğe hazırlayabilmek için 8 yıl olan zorunlu eğitimi de kısa bir süre içerisinde 12 yıla çıkarmak zorundayız. Eğitimimizi dünya kalitesine yükseltirken milli olma özelliğini de korumaya özen göstermeliyiz" dedi.

 

Türkiye'nin çağdaşlık yarışındaki en büyük gücünün, eğitim kurumları olduğunu vurgulayan TBMM Başkanı Toptan, meclisin de eğitim konusunda hassas davrandığını belirtti.

Milli Eğitim Bakanı Doç. Dr. Hüseyin Çelik de Atatürk'ün eğitime verdiği öneme işaret ederek, "Eğitim, bizim istikbal davamızdır, gelecek meselemizdir. Çocuklarımızın geleceği meselesidir" dedi.

 

Eğitimin bütün dünyada her geçen gün daha önemli hale geldiğini söyleyen Bakan Çelik, "ideolojik hedef ve kaygıları olan değil, pedagojik hedef ve kaygıları olan bütün sivil toplum örgütleriyle bu konuda işbirliği yapmaktan büyük bir şeref duyarız" diye konuştu. Bakan Çelik, TED'in düzenlediği foruma Milli Eğitim Bakanlığı olarak üst düzeyde katılmalarının bu meseleye verdikleri önemi gösterdiğini kaydetti.

 

Eğitimin "fiziki altyapı, erişim ve kalite" şeklinde tanımlanabilecek üç meselesi olduğunu söyleyen Bakan Çelik, iktidara geldiklerinden bu yana eğitimi en öncelikli mesele olarak gördüklerini ifade etti. Bakan Çelik, yaptıkları çalışmalara işaret ederek, "Sosyal devlet olmamızın gereği olarak eğitim hakkını herkese, her zaman ve her yerde kullandırmak, bizim şiarımız ve hedefimiz olmalıdır" diye konuştu.

 

Bu çerçevede, okula gitmeyen, okul çağında olup da eğitim hakkından yararlanmayan bir tek çocuğun kalmamasını hedeflediklerini vurgulayan Bakan Çelik, cinsiyet ayrımını tamamen kaldırmak, özellikle kız çocuklarının okullaşmasını sağlamak için büyük çaba harcadıklarını söyledi. Bakan Çelik, artık ekonomik zorlukların, fakirliğin eğitimin önündeki engel olmadığını belirtti.

 

Kendisinin, eğitim hayatını parasız yatılı okullarda geçirdiğini ifade eden Bakan Çelik, "Eğer Türkiye'de yatılı okul uygulaması olmasaydı, ben ilkokula bile gidemezdim çünkü babamın yaşadığı köyde ilkokul yoktu. Türkiye, bu açıdan birçok ülkeye model olabilecek bir ülkedir" dedi. Bakan Çelik, ders kitaplarının öğrencilere ücretsiz dağıtıldığını, öğrencilerin burslarla desteklendiğini hatırlatarak, "Bu da eğitim hakkının herkes tarafından kullanılması gerektiği yönündeki politikamızın bir gereğiydi" diye konuştu.

 

Türkiye'de sınav odaklı bir eğitim sistemi olduğuna işaret eden Bakan Çelik, şunları söyledi: "Eğitim kademeleri arasında maalesef geçmişteki bazı ideolojik tartışmalardan dolayı senkronik bir durum ortaya çıkarılamadı. İlköğretimden ortaöğretime geçişte ortaya koyduğumuz seviye belirleme sistemiyle çocukların 'Ya bana sorduğunuz gibi beni eğitin, ya da bana verdiğiniz eğitim paralelinde sorun' feryatlarına ve isyanlarına cevap verilmiştir, buradaki problem büyük çapta çözülmüştür. Aynı şekilde liseden üniversiteye geçerken 'ya bana öğrettiğiniz gibi soru sorun ya da bana sorduğunuz gibi öğretin' sorusunun cevabını da bulmak üzere başta Yükseköğretim Kurulu olmak üzere birçok kuruluşla işbirliği yaparak bu problemi de çözeceğiz. Eğitim kategorileri arasında eğer bu senkronize durumu ortaya çıkaramazsak kesinlikle kademelerin birbirinden kopukluğuyla eğitimde istediğimiz sonuca ulaşamayız. Gerek alttan, gerek üstten... Gömleğin bir düğmesini yanlış iliklerseniz aşağıya kadar yanlış gider. Bizim öğretmen kaynağımız yükseköğretimdir. Bir yanlışlık, kalitesizlik varsa bu birbirine yansıyor. Dolayısıyla eğitimi bir bütün olarak görmek zorundayız."

Milli Eğitim Bakanı Çelik'in davetlisi olarak Türkiye'de bulunan Güney Kore Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı, Eğitim ve İnsan Kaynakları Geliştirme Bakanı Kim Shinil de Güney Kore'deki eğitim sistemi hakkında bilgi verdi. Yaklaşık 10 yıl önce uygulamaya konulan eğitim reformunun devam ettiğini belirten Shinil, Güney Kore'li öğrencilerin OECD'nin uyguladığı PISA değerlendirmelerinde ön sıralara yükseldiklerini, hatta 15 yaş grubundaki çocuklar için uygulanan okuma becerileri ile ilgili sınavlarda 1. sırayı aldıklarını anlattı. OECD'nin Güney Kore'yi, eğitimde yakaladığı başarı açısından ''model bir ülke olarak gösterdiğini'' ifade eden Shinil, ortaöğretimde yüzde 95, yükseköğretimde ise yüzde 68'lik okullaşma oranını yakaladıklarını belirtti.

Güney Kore'nin eğitime verdiği önemi vurgulayan Shinil, 2008 yılı için eğitime 38 milyon ABD doları kaynak ayrıldığını, bunun da ulusal bütçenin yüzde 20'sine karşılık geldiğini söyledi. Shinil, Güney Koreli ailelerin gelirlerinin yarıya yakınını eğitim için harcamakta sakınca görmediklerini söyledi.

Geleceğe ilişkin çalışmaları hakkında da bilgi veren Shinil, dijital ders kitabı projesi üzerinde çalıştıklarını, 2013 yılında dijital ders kitabı kullanımına başlamak istediklerini bildirdi.

Yorumunuzu Ekleyin

Yükleniyor...